7 Mayıs 2010 Cuma

Asker Röportajı


Sevgili arkadaşlarım, saygı değer komutanlarım ve siz çok değerli aile büyüklerim. Bildiginiz üzere çok uzun bir dönem 'tertibim! bi şafak patlat ki serinleyelim' cümlesinden de kolaylıkla tanıyabileceğiniz gibi ordu malıydım. Lakin askerliğide yaptın artık evlendiririz seni cümlelerinden ve akabin de bir askerlik anısı anlat da daşaklarım serinlesin sorularından o kadar sıkıldım ki Ayşe Arman'la bir röportaj yapma gereği duydum. Bunu sizlere sunarken, yaptığınız espirileri sadece sizin yapmadığınızı bir nebze olsun düşündürmek istedim. Az da olsa sizi rencide ettiysem ne mutlu bana.

A.A : Ayşe ARMAN.
Ben : Bildiginiz ben.
Adam : Emekli Öğretmen.
-------------------------------------------------------------------------------------
A.A : Merhaba Volkan! deri ceketin güzelmiş.
Ben : Teşekkür ederim, yeni aldım, acayip pahalı.
A.A : Seninle röportaj yapmak istiyorum ama aklımda herhangi bir soru yok.
Ben : Benim aklımda da cevap yok ama bir şekil idare ederim dedim.
A.A : Ee Nasıldı askerlik.
Ben : Valla herşey güzeldi de, helikopterden helikoptere atlarken jarjör değiştirme de zorlandım biraz.
A.A : Jarjör?
Ben : Uzatma diğer soruyu sor.
A.A : Kapıyı tekmeleyip yüzbaşının odasına girdin mi hiç ?
Ben : Yok yav, bizim üst devrelerden bir asker yapmış onu, kapıyı kırmış, yüzbaşı da inat etmiş taktırmıyor kapı.
A.A : ....
Ben : Sen bana inanmadın.
A.A : Ne inanıcam ya, mıntıka temizlerken gördüm ben seni. Fotoğrafını çektim.
Ben : Yasak değil miydi o?
A.A : Yasakmış, baktım kışladan füzeler havalanıyor, üzerime üzerime geliyor, koşarak uzaklaştım, füzeler peşimde ben önlerinde koş babam koş.
Ben : Ben attım onları.
A.A : Hahaha, ben de diyorum bu füzeler niye tembellik güdümlü.
Ben : Bu ayki yazını yazdın mı?
A.A : Burda soruları ben sora....
Ben : Soraman. Alem buysa kral benim, her annenin oğlu asker olur ama, her annenin oğlu tankçı olamaz.
A.A : Tankçı mıydın?
Ben : Hayır.
A.A : Ee niye öyle diyorsun o zaman allah allah.
Ben : İnternet kafedeki askerlerin nicki hep buydu. (Gülüşmeler)
Adam: Gülünecek bir şey varsa söyleyin hep beraber gülelim.
Ben : Abi ben dedim sana emekli öğretmenlerin okey oynayıp memleket kurtardığı kahvede yapmayalım röportaj diye.
A.A : Dur sen bi dur! ne diyorsun amca sen?
Adam: Ne amcası lan? ne amcası?
A.A : Lan.
Ben: Dur abi sakin ol.
A.A : Bırak. (İtişmeler)
A.A : Bak yaşına başına saygım var. (Kakışmalar)
A.A : Kimsin lan sen kimsin! (Küfür kıyametler)
A.A : Sansürle lan beni sansürle.
Ben : Tamam, gel kaçalım büyük dayak geliyor. Bırak hadi..........
A.A : Neyse işte bi gün yine askerdeyim, arka sokaklar izliyoruz 400 kafa, çatışma sahnelerini filan eleştiriyoruz. Çay söyledik gelmedi 10 saattir.
Ben : Allah aşkına ne anlatıyorsun sen ayşe ya.
A.A : Kesmesene oğlum lafımı, zaten bendeki şansa bak, elin kızı tabudeviren adamlarla sıcak sohbetler yapıyor, onun adı röportaj oluyor, aha bizimki de röportaj işte.
Ben : Ee napayım, gömlegimin dügmelerini açıp göğüs kıllarımı mı göstereyim, 15 ay bunun hayalini mi kurdun.
A.A : Neyse, ne yapmayı düşünüyorsun şimdi?
Ben : Ya abi dur bi şimdi, karıştırma. Son bi soru sorup kapatayım röportajı. Şap diye bir şey varmış diyorlar?
A.A : .....
Ben : ???
A.A : !!!!
Ben : Tıkadın işte röportajı, bırak kapat şunu.
A.A : Yemek yiyelim şurda, güzel buranın yemeği.
Ben : Yiyelim.

Not: Fanzin'e teşekkürü borç bilenler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder