14 Temmuz 2010 Çarşamba

İş Başvurusu.


Yığınla gittim bunlara. Çok büyük kurumsal şirketlerden tutun da köhne bir binanın ikinci katını kapatan yerlere kadar. İş yerini bulmak için dudullu, ümraniye sokaklarında kaybolduklarım da oldu. Sırasıyla insan kaynakları sorumlusu, insan kaynakları müdürü, departman müdürü, genel müdür, şirketin ceo'su olan bıyıklı amcalara kadar, türlü salak soruyla karşılaştım:

- En beğenmediğiniz özelliğiniz? ( en beğenmediğim özelliğim toplum içinde zort zort osurmaktır)
- Kitleleri peşinizden sürüklediğiniz bir olay var mı? (he var, halı saha maçı düzenliyorum her hafta)

(demek isterdim ama)

- en beğenmediğiniz özelliğiniz? (çok dürüstümdür)
- kitleleri peşinizden sürüklediğiniz bir olay var mı? ( lider ruhlu biriyimdir, kişilere hitap etmesini bilecek bilgiye sahibim)
gibi yalanlar oldu.

Uzmanların dedigine göre gözlerin önemli bir rol oynadığı görüşmelermiş bunlar, zaten mantıklı olan da o. Adı üstünde görüşme, elle olsa elleşme, ağızla olsa yiyişme derlerdi dimi ama. Ehi he.

Görüşmeler olumlu geçtiyse genelde son olarak şöyle bir soru sorarlar: 'peki sen kendini 1 yıl sonra bu şirkette nasıl bir yerde görmek istersin?
en sinir eden sorudur bu, aslında genç ve güzel olan personel müdürüne kendimi 1 yıl sonra sizin kollarınızda görmek isterim demek istersin o an.

Görüştügünüz o insanlar hepsi bir sevimli hayalet casper tadındadır, herkes bir amerikan futbol takımı kaptanıdır ve görüşme tam bitecekken, tam kurtuluyorum derken;

- Sizi neden işe almalıyız ?
- Fuck.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder