Soba sicagi, ayazkent kari, ezan sesi, bağlama melodisi..
Dört gün. üç gece...
Memleket diye istanbul'a ünlemek ne garip.
Oysa benim gelenegim erişte kesen kadınların basma entarilerine bulaşan bir dirhem kökten geliyor.
Tepeden tirnaga metropol suyu ile serpilen ben, yinede özlüyorum bi kaç geçmis bir şeyi.
Oysa benim gelenegim erişte kesen kadınların basma entarilerine bulaşan bir dirhem kökten geliyor.
Tepeden tirnaga metropol suyu ile serpilen ben, yinede özlüyorum bi kaç geçmis bir şeyi.
Bu sene aldıgın pabuçları, yirmi mevsim sonra inatla giyer iken ayak basparmaginin -İsyan- diye diye botunu yırtmasının göreni olmak istiyorum.
Kalorifer sogugu, konstantinapolis'in düzenbaz güneşi, arabalarin bas sesi, modern folk melodisi.
Bunlari degil ama.
Bunlari degil ama.
Yaşamak böyle kodlanmis herhalde. Onbilmemkaç yıllık anonim türküler bile bu çeşit bir vaveyla tutturmus.
- Hem aglarim, hem giderim diyor.
- Ee siktirr git tutan mi var.
lakin; öyle degil gitmek.
Ne kadar imkansiziz
Sahi.
Sahi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder